30 Ağustos 2013 Cuma

Oturan boğa Türkmüş

Daha önce mutlaka duymuşsunuzdur.Çeşitli kişiler hakkında "aslında Türkmüş" muhabbeti döner.Bu kişiler ya herkesin sevdiği,ya dünyanın kaderini değiştirecek buluşların sahibi ya da buna benzer başarıları olan insanlardır.Bi de bunların Türk olduğuna gönülden inanan abilerimiz ablalarımız var...



Şöyle bi Google'ı kullandığımız zaman Elvis Presley,Abraham Lincoln,Ava Gardner,Steve Jobs gibi isimlerin Türk olduğunu yazan bir sürü kaynak buluyoruz.Bkz;

Steve Jobs’un geçmişinde ‘Malatya’dan izler çıktı‘ -Milliyet




Bu şekilde yazılar bir çok sitede var.Bir forum sitesinde Ava Gardner'ın Türk olduğunu iddia eden adama 

"O Türk mü, bu Türk mü dalgası nereden çıktı şimdi?
Bu adamlar kendilerini Türk olarak hissediyorlar mı önemli olan bu?"

şeklinde cevap verilmiş.Adamda hemen isyan etmiş.İşte bahsettiğim gönülden inanan bir abi.


Ciddi söylüyorum.Hepimiz bu kadar inansak buna,dünyanın anasını sikeriz.Çok samimi söylüyorum.Adam dünyayı Türklerin yönettiğini düşünüyor.Bir başka mesajında dünyanın en güzel kızlarının Türk kızları olduğunu ama zamanında Rusyaya falan göç ettiğini yazmış.Bu adama yorumu size bırakıyorum ve devam ediyorum.



Sanırım bu durum zamanında bütün ülkeleri kılıçtan geçirmekten başka övünecek bir şeyimiz olmadığından kaynaklanıyor.Bütün dünyada bir tek biz süperiz,diğer hepsi gerizekalı.Tabii.

Diyelim ki bu haberlerin hepsi doğru.Dünyanın kaderini değiştiren bir adamın dedesinin dedesinin dedesi Türk.Bununla övünebilir miyiz? Bu kadar mı aciziz yani? Lan olm ta dedesinin dedesinin dedesi lan.Bu kadar küçük duruma düşürmeyin bizi.

Yav hepsini geçtim bir insan ırkıyla neden övünür? bunu hiçbir zaman anlayamayacağımı düşünüyorum.Tamam farklı kültürden biriyle(dedesinin dedesi Türk ama.Ailesinde bunu bilen de yok.) muhabbet ederken anlatacak bir kaç şeyin olur.Gözlerinde iyi bir profil çizmek için bir kaç şey anlatıp översin ülkeyi.Ama kendi ırkının süper olduğunu ileri sürüp diğerlerine hep hırsız gözüyle bakmak gerçekten anlamsız.Ayrıca kimse ırkını seçerek doğmuyor.Yani ırkını öven adam o ırktan olabilmek için hiçbir çaba harcamıyor.Doğuştan gelen bir şey.Bu yüzden övünmesi çok daha anlamsız.

Türk medeniyetinin uzaylılar tarafından kurulduğunu, Göktürkler’in de uzaylı olduğu ileri sürdü


Neyse daha fazla uzatmaya gerek yok.Size diyeceğim,ne ırkınızla övünün ne de bununla övüneni dikkate alın.
Read More

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Stanley Meyer'in Hayat Hikayesi

Stanley Meyer kimdir? 

Bir önceki yazıda Stanley Meyer'in hayatını ve "su yakan araba" projesini uzun uzun anlattık.Bu yazıda fazla detaya girmeden Stanley Meyer'i anlatmak istiyorum.İsterseniz özet olarak bunu okur Stanley Meyer hakkında bilgi sahibi olursunuz,isterseniz diğer yazıyı okur Stanley Meyer ve onun su yakıt hücresi teknolojisi hakkında detaylı bilgi edinirsiniz.

Dipnot: Stanley Meyer ve onun Su Yakıt Hücresi Teknolojisi hakkında ilk Türkçe bilgi bu blogda yayınlanmıştır.Ben yazarken wiki'de bile yoktu.


Stanley Meyer bir çok alanda patentleri bulunan biriymiş.Dönemin şartları yüzünden akaryakıt fiyatları çok yüksekmiş(Türkiye'de benzin olmuş 5 TL biz anca Twitter'dan şikayet edelim.Bak adam napmış.).Meyer düşünmüş taşınmış,çalışmalar yapmış ve "su yakıt hücresi" fikrini ortaya atmış.Yani su ile çalışan motor fikri.Bizim ülkede "su yakmıyo bu" geyiği her zaman olur.Adam bunu geyiği çürütüyormuş az daha.Belki de çürütmüş.Kim bilir.

su yakıt hücresi

Su yakıt hücresi teknolojisinin teknik tasarımını yapmış.Maddi desteği az olduğu için su yakıt teknolojisi şirketinden bayilikler vermiş.Bayilik verdiği iki girişimci "parayı verdik ama suyla falan çalıştığı yok motorun,bizi kekliyo bu" diyerek Meyer'i dava etmiş.Dava edilince bu teknoloji çeşitli makamların dikkatini çekmiş.Üzerinde çalıştığı arabasına el koyup incelemişler.Mahkeme raporuna göre 3 bilirkişi tarafından incelenmiş ve "harbidende suyla falan çalışmıyo,bildiğin motor lan bu" kararı verilmiş.Mahkeme Meyer'e dolandırmaya teşebbüsten $25.000 para cezası kesmiş.(Dolar 2 tl oldu çarp ikiyle 50 bin TL)

Mahkeme bu kararı vermiş ama Meyer'in sıradan musluk suyuyla motoru çalıştırdığını söyleyen görgü tanıkları da varmış.Mahkeme kararına aldırmadan çalışmalarına devam etmiş.Belçikalı iki iş adamıyla yemeğe toplantı yapmaya gitmişler.Yemek sırasında Meyer "Beni zehirlediler" diyerek dışarı koşmuş ve ölmüş.Otopsi raporuna göre yüksek tansiyona bağlı olarak beynine bişeyler olmuş.Meyer'i destekleyenler onun öldürüldüğünü söylüyorlar.

Stanley Meyer'in hayatı ve yapmak istediği şey basitçe bu.Adam 1998'de ölmüş.Ne kadar yakın tarih.Petrol kralları bu adamın yaşamasına tabii ki izin vermeyecekler.Daha önceki yazılarımda Nikola Tesla'yı anlatmıştım.Tesla'yı gelmiş geçmiş en iyi elektrik mühendisi ilan edeceksek Meyer'i de gelmiş geçmiş en iyi makine mühendisi ilan edebiliriz.Ya da gelmiş geçmiş en iyilerden biri.Anlatılanlarda ne kadar gerçeklik payı var tabii ki bilmek imkansız ama mantıklı düşünüldüğünde böyle projelerin önünün kesileceğini rahatlıkla tahmin edebiliriz.

Stanley Meyer ve onun su ile çalışan motor teknolojisi hakkında daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Read More

27 Ağustos 2013 Salı

Stanley Meyer kimdir?

Stanley Meyer kimdir? Su Yakıt Hücresi'ni kim bulmuştur? Su yakıt hücresi nedir?

Stanley Meyer (Stanley Allen Meyer) 24 Ağustos 1940'da doğan "su ile çalışan motor" fikrini ortaya atan mucit.



Hayatı
24 Ağustos 1940'da ikiz kardeşiyle beraber Kolomb'un doğu tarafında doğdu.Bir süre orada yaşadıktan sonra Grandview Heights'e geçti ve liseyi orada bitirdi.
Ohio State Üniversitesini bitirdikten sonra orduya katıldı.


Patentleri
Kardiyak izleme,okyanus coğrafyası ve bankacılık sistemleri hakkında patentleri bulunmakta.Bazı patentlerini 1989'un başında bazılarını ise 1993 yılında tasdik ettirdi.

İş Hayatı
Meyer,Ohio Battelle vakfı için çalıştı.Ayrıca NASA ile birlikte Gemini projesini geliştirdi.Star Wars için "EBED kavramı" üzerinde enerji besleme sistemi geliştirdi.

Su ile çalışan motor teknolojisi
Arap Petrol Ambargosu sona erdikten sonra yüksek yakıt fiyatları vb. sebepler Meyer'i "su ile çalışan motor" kavramına yöneltti. 
Meyer cihazı ile bir otomobilin petrol yerine su yakarak çalışabileceğini iddaa etti.
"Su yakıt hücresi" su içinde bölünmüş hidrojen ve oksijen atomları ile çalışıyordu.
Meyer'e göre cihaz tahmini ya da bilimsel yollarla ölçülmüş gereken en az enerjiyi elektroliz ediyordu.



Görgü tanıkları ABD'li mucit Stanley Meyer'in normal elektrilikit hücresinden çok daha az enerji gerektiren ve bu enerjiyi sıradan bir musluk suyu ile temin edebilen elektrik hücresi geliştirdiğini söylemiştir.

Meyer "Su ile çalışan motor teknolojisi"ni yaymak için bayilikler satmıştı.İki yatırımcı tarafından dava edildi.Arabası Londra Queen Mary Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Profesörü ve Mühendislik Kraliyet Akademisi Üyesi Michael Laughton tarafından muayneye alındı.Ancak muayne günlerinde saçma bir bahaneyle muayne durduruldu.Meyer'e göre su ile çalışan motor teknolojisi,patent ofisi,Enerji Bakanlığı ve ordu tarafından soruşturma altındaydı.


Mahkemede Meyer'in "Su yakıt hücresi" 3 bilirkişi tarafından incelendi ve "Geleneksel basit elektroliz hücresi" kanısına varıldı.
Meyer mahkeme tarafından "dolandırıcılık" ile suçlandı ve $25.000 para cezası kesildi.


Ölümü
Stanley Meyer,20 Mart 1998'de bir restaurantda yemekten sonra aniden öldü.İkiz kardeşine göre Meyer,iki Belçikalı yatırımcı ile toplantı yemeğindeydi.Yemek sırasında Meyer aniden "Beni zehirlediler!" diyerek dışarı koştu.Soruşturmadan sonra Franklin County adli tıp raporuna göre Meyer,yüksek tansiyona bağlı beyin anevrizması geçirerek öldü.Meyer'in destekçileri onun buluşlarının bastırılmak istendiği için öldürüldüğünü iddaa etti.


Kaynaklar: En.Wikipedia.Org - TAES.com(yanlış link eklemişim,daha sonra bulamadım doğrusunu)
Read More

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Fransa'da bir Türk isyanı


Fransa'da bir Türk isyanı

İnsanlar Avenue Kléber caddesinde toplanmıştı.Plana göre caddeden Eiffel'e geçecektiler.Müthiş bir kalabalık vardı.Kalabalığı organize etmek için görevlendirilmiş préposé adı verilen personeller ve préposé'ler için hazırlanmış standlar bulunuyordu.Bu standlardan tüm kalabalığa seslenip görevlerini yerine getirmeye çalışıyordular.




Bay Niéman'ın caddeye geldiğinde karşılaştığı bu neşeli görüntü onu mutlu etmişti.Caddedeki épicerie adı verilen küçük marketlerin birinden soğuk bir babeurre satın aldı.Bu sıcak havada serinlemek için içilebilecek en iyi içecekti belkide.

Babeurre'sini yudumlayan Niéman hafif bir omuz darbesiyle sarsıldı.Şaşkın bir şekilde arkasına dönüp ona çarpan kişinin kim olduğuna baktı.Bu kişi eski komşularından olan bayan Lavérna'ydı.Bu tesadüf sonucunda ikiside çok şaşırmıştı.Aynı zamanda sevinmiştilerde.Bu kalabalığın içinde ikiside yalnızdı.Bay Niéman tam lafa girecekti ki caddeye yerleştirilmiş ses sistemlerinden büyük bir "ciiuuuuuv" sesi geldi.Bay Niéman bu sesi orta okul yıllarından hatırlamıştı. Mikrofonda arıza olduğunda çıkan cıyak sesdi bu.

Bu sesden sonra tüm kalabalık biraz şaşırdı.Şaşkınlığın etkisiyle hafif bir sessizlik oluştu.Müzik çalmaya devam ediyordu ancak müziğin arka planından bir adamın bağırma sesleri duyuluyordu.Fransızca olmayan bir dilde ses tonundan sinirli olduğu anlaşılan bir adam bağırıp duruyordu.

Bay Niéman geçmişi sayesinde bu dili hemen tanımıştı.Bu Türkçe'ydi.Tüm dikkatini adamın bağırma seslerine vermeye çalıştı.Adam "Gapat la müziği!!!" diye haykırıyordu.Bir süre sonra müzik sustu.Tüm kalabalık birden "aaaaaaaa" diye sesli olarak şaşırdı.Kalabalığın "aaaaa"larını standın üzerine çıkan yün kazaklı,kumaş pantolonlu,saçları 3 numara kesilmiş kirli sakallı bir adam "aaa aa ne aa amuagoyum" diyerek kesti.Bay Niéman bu aksanı anlamakta zorluk çekiyordu.Tüm kalabalığın gözü standdaydı.Herkes bu yün kazaklı adamın söylediklerine odaklanmıştı.Bu adamın sesinden başka çıt dahi çıkmıyordu.Adam mikrofonu yiyecek gibi ağzına yaklaştırarak konuşmaya başladı 
"-La olm ne lan bu isimler? Ne biçim diliniz var amuagoyum? Çoluğunuza çocuğunuza koyduğunuz isimleri sikeyim yazık günah değil mi lan? Hayır yarın birgün bu çocuklar büyüyüp yazar mazar oluyo,roman falan yazıyolar.Romanlardaki kahramanların adını telafuz etmeye çalışmaktan iflahımız sikildi.YETE..." yün kazaklı adamın sözlerini Fransız polisi kesmişti.Standın üzerinde yere yatırıp ellerini kelepçelediler.Yün kazaklı adam yerden kalkarken son bir kez kalabalığa baktı.Bay Niéman dışında kimse Türkçe bilmiyordu ama sanki herkes bu adamın dediklerini anlamıştı.İbret dolu gözlerle bakıyordular adeta.Hepsinin pişmanlığı gözlerinden okunuyordu.O günden sonra herkes çocuğuna adam gibi telaffuz edilebilecek isimler koydu...
Read More

Benim de Söyleyeceklerim Var 1-2-3 / Umut Sarıkaya

Benim de Söyleyeceklerim Var 1-2-3 nasıldır? okunur mu? komik mi?

Benim de söyleyeceklerim var 3 kitaplık bir seri.Uykusuz dergisinde yazar/çizer olan Umut Sarıkaya'nın hikayelerinin toplandığı kitaplar.Okunur mu? Okunmaz mı? bunu anlatacağız.

Google'da aradığınız zaman  ekşide çok olumlu yorumlar görebilirsiniz.Bazı hikayeler gerçekten komik.Ancak hiç sıkılmadan okursunuz da diyemem.

Eğer vakit geçirmek ve vakit geçirirken gülmek istiyorsanız 3 kitabı da tavsiye ederim.Böyle bir ruh hali ile okursanız eğleneceğinize eminim. Ancak istediğiniz bir roman varsa,ikisi arasında kaldıysanız romanı tercih edin derim.Aklınız ondayken bu kitaptan zevk alacağınızı sanmıyorum.

Kitapların yanında Uykusuz dergisini ve Umut Sarıkaya karikatürlerini de tavsiye ederim.Detayları ile güldüren bir yazar/çizer.Her karikatürde kendinizden bir şeyler buluyorsunuz.

Son olarak; ekşi'de "3 kitabı ard arda okuduğunuzda Umut'un yıllar geçtikçe geliştiğini fark ediyorsunuz" vb yorumlar okudum.Olm sorun bende mi lan? Ben gelişim falan fark etmedim birinci kitap da komik üçüncü kitap da.

Neyse.Okumak isteyene tavsiyemdir.Umut Sarıkaya'yı ayrı,karikatürlerini ayrı,kitaplarını ayrı tavsiye ederim.Güle güle okuyun.Gerçek anlamda.
Read More

25 Ağustos 2013 Pazar

Kopimi ve Kopimizm

Kopimi nedir? Kopimizm nedir? Kopimist kimdir?

Kopimi ismini ingilizce "Copy me" yani "beni kopyala" anlamına gelen kelimeden almaktaymış.Bilgiyi özgürce kopyalamayı destekleyen,lisans karşıtı bir hareketmiş.Yani çoğumuzun yaptığı şey.

Ama adamlar bununla kalmamış.İsveçte resmi olarak tanınan "Kopimizm" dinini kurmuşlar.

(Kopimizm dininin kutsal sembolü)

Kopimizm 2010 yılında Isac Gerson tarafından kurulan dosya paylaşımının kutsal olduğunu savunan bir dinmiş.Ben önce "hasiktir ya bu ne hahaha" diye yaklaştım olaya.

Ama bildiğiniz resmi olarak tanınan bir din.Üç binden fazla da üyesi varmış.Bu dine inananlara Kopimist diyorlarmış.Bu adamlara göre "bilgi kutsal,kopyalamak ilahi" imiş.

Read More

İki Rus

İki Rus

Düzenli olarak karikatür takip ederim.Bu hafta da dergimi almak için evimden çıktım ve Migros'a gittim.Aradım fakat bir türlü istediğim dergiyi bulamadım.Gelmişken farklı bir dergi almaya karar verdim.Düzensiz olarak sıralanmış dergilerde göz gezdirdim ve sonunda ilgi alanıma giren bir dergi buldum.

Dergimi akıllı kasadan okutarak ödedim ve sahile indim.Hava harikaydı.Sıcaktı ancak güneş direkt olarak tenimi yakmıyordu.Oturmak için boş bir bank aradım.Üç bank boyunca boş bulamadım,dördüncü bank boştu.Oturup yeni aldığım dergiyi inceliyordum.


Yaklaşık 5 dakika sonra iki bayan bana doğru yaklaştı.Bacak bacak üstüne atmış dergimle ilgileniyordum.Oturduğum banka gelip oturmadan hemen önce "privet" dediler.Önce bi "Lan noluyo?" oldum.Sonra da selam verdiklerini düşünerek kafamı salladım.Oturdular.

5-6 saniye öyle birbirimize baktık.İçimden "hi" demek geldi.Sonra vazgeçtim.Dergimi topladım,çöpümü aldım ve kalktım.Şaşkın gözlerle bana baktılar.Aldırmadan yürümeye devam ettim.Bankın hemen yanındaki çöpe çöpümü bıraktım.Kendimi çok temiz,örnek bir vatandaş gibi hissediyordum.

Cool bir şekilde arkama bakmadan suyumu içerek ilerlemeye devam ediyordum.Kafamdan bir sürü şey geçiyordu."Kesin arkamdan bakıyorlar şimdi","Olm çok havalı oldu lan" şeklinde istemsiz olarak kendi kendimle konuşuyordum.Kendimi birkaç saniyeliğine "gideri var" kategorisinde hayal etmiştim.Ancak o da ne?!

Tam karşımdan yalpalaya yalpalaya "MyPET" dedikleri araç geliyordu.Aracın üstündeki adamın sürmeyi bilmediğine yemin edebilirdim.Çok hızlı bir şekilde üzerime doğru sürüyordu.Gözlerindeki korkuyu okuyabiliyordum.

(MyPET)

Birden içimi bir korku kapladı.MyPET bana büyük bir hızla yaklaşıyordu.Karizmayı çizdirmeden nasıl kaçarım diye düşünüyordum.Çok az vaktim vardı.Beklenen o an geldi...

MyPET'in üzerindeki adam bir sağ bir sol yaptı,ne tarafa gideceğini kestiremeden kendimi sol tarafa "ananskim" diyerek fırlattım.Bu sırada elimdeki su şişesi uçtu.Yere düşmemek için hızlı adımlar atıyordum.Tek elimle yere tutundum ve durdum.Adam aynı hızla devam etti.

Hayatımda kendimi "gideri var" kategorisinde hayal ettiğim o 2-3 saniyeye MyPET sıçmıştı.Tüyü de dikmişti.Tüm karizmamı kelimenin tam anlamıyla "yerle bir" etmişti.

Yerden kalktım.Elimi sirkeledim.Dergiye bir tekme savurdum.Turist kızlara doğru sırıtarak döndüm.Gülüşüyorlardı.Gururum kırıldı.Yüzümdeki gülümseme yerini sinirli bir ifadeye bıraktı. MyPET'deki adama "babanın düşmanlarını sikeyim" dedim.Duymadı tabii...
Read More

Blog Hakkında

-

Total Pageviews

Powered By Blogger · Designed By Seo Blogger Templates